Quid ad aeternitatem Unamuno felsefesi bu temel soruyla yola cikar Insan kendi canina karsilik ne verebilir Ebediyetin yaninda ne ehemmiyet tasir Bu sorunun cevabi, Unamuno icin gün gibi asikardir, zira onun icin ebediyet karsisinda her sey teferruattir. Ölümsüzlügü hayatinin tam ortasina yerlestiren Unamunonun trajedisi, bu en hayati sorun üzerine zit görüsler sunan aklinin ve duygularinin celismesinden dogar ve bu trajedi Ispanyol filozofun bilincsiz bir ölümsüzlükle yetinmemesinden, bu ölümsüzlüge kimin kavusabilecegine kadar bircok farkli alt sorun halinde budaklanir.
Varoluscu felsefenin öncülerinden kabul edilen Unamuno, somut insanin tüm felsefenin ayni anda hem özne hem de en üstün nesnesi oldugunu söyler. Bu bakimdan Unamuno felsefesi kisiseldir, zira kisi icin en öznel ve somut olan en basta kendisidir. Bu baglamda insanlarda ve toplumlarda hayatin trajik duygusunu izah ederken önce kendisini masaya yatirmis, felsefesinin hem özne hem de nesnesi olmustur; bunu da kendi üzerinde ameliyat yaptigini söyleyerek dile getirmistir. Somut insanin tek gercek ve hayati önem tasiyan sorunu ise kisisel ve bireysel ölümsüzlügüdür. Unamuno hayat ve ölüm kavramlarini olabildigince somut acidan ele almaktadir ve arzuladigi ölümsüzlük ise mümtaz bir kesim talihlinin Tanriya gark olmakla erisecegi soyut ölümsüzlük ölümsüzlügün gölgesi degil; evrenin, Tanrinin kisisellestirilmesiyle, bireyin bilincini muhafaza etmesiyle varilan somut ölümsüzlüktür. Iste bu yüzden de felsefenin temelinde etten kemikten insanin olmasi ve felsefenin bu somut insanin kendisi kadar somut olan varlik sorununu irdelemesi gerektigini savunmustur.