Istanbulun güzelim tepelerinden birinde, yesillikler icinde bir cay bahcesi var. Orada da manzarayi gören ama kargasadan uzak, kendi halinde bir masa. Yillar boyunca insanin kendisiyle ve hayatla bitmeyen kavgasinin, umudunun, yorgunlugunun, kibrinin, tembelliginin, sevgisinin, öfkesinin, bencilliginin, sikayetinin, sefkatinin, üretkenliginin, isyaninin sahidi oldu. Ama galiba en cok da degismenin ve degistirme gücünün, iyiligin ve bilgeligin sahidi oldu. Tahta masa orada oturan her insanin ruhunu okudu, dudak okur gibi. Sahit oldu diye yargicliga soyunmadi hic. Okudu insanin bedenini, ruhunu. Dinledi sadece. Söyleneni ve söylenmeyeni Masanin biriktirdigi hikayeler bunlardi iste. Insanlarin ic dünyalarinda yasadiklari. Duygu ve düsünce hikayeleriKlinik psikolog-yazar Hilal Aydin Özcan, bir masanin etrafinda farkli zamanlarda gecen öykülerden olusan yeni kitabinda mesleki ic sesiyle insana yön gösteren, sakin ama renkli diliyle insanin ruhuna iyi gelen hikayelerle bulusturuyor okuru.
