Icimdeki bütün cocuklar susmustu. Herkesten gizledigim, sadece kendime sakladigim zamanlardi. Sabahin köründe gözlerimi acardim. Simsicak yatagindan kalkmak zorunda olan babamin ekmek parasi icin yola düstügü, bütün keskin küfürleri sineye cekmek zorunda kalan bir eli hamurda digeri ocakta olan annemin pür telasi, is yerlerine sinir harbiyle giden abilerimin homurtulari, el emegi göz nuruyla ceyiz isleyen ablamin mutlulugunun coktandir zaman asimina ugradigi cocuklugum
Ne zaman kalabaliktan siyrilip bir basima kalsam, beni alip bir cenin gibi icine ceker, cocuklugumun düs odalarinda iz sürerim. Bir ömrü tüketmis siyah beyaz bir fotografta, elimde bir teraziyle kendisiyle bas basa kaldigim ürkek, masum ama inadina gülen cocuklugumu animsarim.
Burhan Tatin icten, yalin ve samimi öykülerini okurken zaman tünelinden girip kendinizi bir anda Antakyanin kardeslik ve baris dolu ortaminda buluyorsunuz. Öyle ki kirk yillik dostlarinizla karsilasiyor, sohbete oturup cayinizi veya kahvenizi yudumluyor, zamanin nasil aktigini unutuyorsunuz
Kendine has anlatimiyla okuyucuyu kisa ve tadimlik öykülerin icine cekiyor adeta
Sokaktan gelen, emegi kutsayan, umut dolu yarinlar icin inadina var olmayi secen bir dostumuz Burhan Tat