Gecmis, gelecegimizi saglikli bir sekilde olusturabilmemiz icin bize her zaman cesitli miraslar birakmistir. Bu miraslarin bir kismi edebi bir kismi ise tarihi yönüyle günümüze mesajini vermektedir. Bircok medeniyete ev sahipligi yapmis bir cografyada bulunan ülkemiz de bu mesajlardan nasibini almistir. Hem de fazlasiyla

Ülkemiz sinirlari dahilinde, bircok medeniyetten kalma edebi ve tarihi eserler bulunmaktadir. Bunlardan birisi de dünyaca tarihin sifir noktasi olarak bilinen, Sanliurfa ilinde yer alan Göbeklitepedir. Göbeklitepe, üzerinde yapilan kazi calismalari günümüzde de devam etmesine karsin, bu zamana kadar cikarilan tarihten tahmin edildigi üzere eski bir inanc merkezi olma özelligini tasir. Peki gercekten durum böyle midir Arkeologlarin yillar süren calismalarina ragmen Göbeklitepedeki gercek gizem cözülebilmis midir

Üc arkeologun önderligindeki bir kazi ekibinin Göbeklitepedeki calismalarinda bir gün ilginc bir olayla karsilasilmistir. Bu olay tarih öncesi ile günümüzü karsi karsiya getirecek olayin baskahramanlarindan olan üc arkeologu uluslararasi hatta evrensel bir kargasanin icine sürükleyecektir.

Peki ya gercek bildigimiz gibi degilse.